20 Şubat 2011 Pazar

EN ZOR İŞİ EN BAŞTA HALLET.....

   Genellikle çözümlere en kolay işten başlarız  bunun arkasında yatan neden tipik tembelliktir ; ne zihnimizi ne de bedenimizi yormak isteriz oysa sonuç ne olur bilir misiniz? "büyük balık elden kaçar" 


  Bunu değiştirmek oldukça kolaydır,önce 80-20 kuralını benimseyeceksiniz zira işlerin %20 si işin esasının %80ni etkiler,sonra zihnine zor meseleyi yerleştirip,çalışma masanı tertemiz hale getireceksin sadece bir kalem ve bir kağıt olacak işte o zaman hazırsın "büyük balığı" tutmaya.


       SEVGİLİ PATRON,

  Bilirsin ki fark yaratmak seni bir kaç adım öne atar gel birde böyle fark yarat..



19 Şubat 2011 Cumartesi

İNSANKOLİK

Geçtiğimiz günlerde son dönemlerin başarılı genç patronları arasında sayabileceğimiz bir muhterem kendisini "insan kolik"olarak nitelendiriyordu,başarılarına birde Türkçemize kazandırdığı "insan kolik"sözcüğünü eklemişti..! Bu sözcüğü saygı duyma,sevgi vb.anlamlarda kullandıysa ne mutlu ona ama ya mış gibi yapmışsa..!


SEVGİLİ PATRON ,

İnsan kolik gibi iddia taşıyan bir söylem yerine kazancının % 50 sini onlarla paylaş sana o zaman mış gibi yapmamış olursun..!

HAYIR DEMENİN NEZAKETİ....

Karşı tarafı mutlu ederek "hayır" demek çok önemli bir haslettir,sözünüze " evet dediğin çok doğru ama bizim yapımıza uygun değil" veya " nereden çıkartıyorsun böyle bir şeye ihtiyacımız olduğunu"diye başlamak veya dinlerken etraftaki objeleri incelemek yerine (sanki ilk kez görüyormuş gibi)  aklınıza şunu getirin ;


           SEVGİLİ PATRON,

Yaşam bizi iki yanağımızdan iki kez öper gündüz ve sabah ama yaptıklarımıza güler akşam ve şafakta

Gel patron sen gülünenlerden olma,"hayır" deme sanatını iyi icra et..

18 Şubat 2011 Cuma

KÜÇÜK BİR TEST….


 1- Sağlam fikirleriniz mi var,saplantılarınız mı.? 2- Başkalarını adam yerine mi koyarsınız yoksa ... 3- Karşınızdakini dinler misiniz yoksa mış gibi mi yaparsınız.? 4- Soru sormayı bilir misiniz.? 5- Yardım almaktan gocunur musunuz.? 6- Lügatınız da “bilmiyorum” varmı dır.? 7- Minnet ifade eder misiniz yoksa zaten görevi idi mi dersiniz.? 8- Kıskançlık ve kin duyar mısınız.? 9- Aynı damdan iki kez düşer misiniz.?10- Öğlenleri fiesta yapar mısınız.?11- Evde iş konuşurmusunuz.?12- Zaaflarınızın yüzünüze söylenmesinden hoşlanırmısınız.?


      SEVGİLİ PATRON,

Evetler Hayırlardan fazla ise siz Patronluğu hak ediyorsunuz…!

6 Şubat 2011 Pazar

ÖLÜMCÜL GÜNAHLAR…


20.yüzyılın en büyük yönetim gurusu olan Peter Druckerın öğrencisi ve yakın arkadaşı William Cohen Druckerın  bir liderin kaçınması gereken şeyler konusundaki görüşlerini “7 ölümcül günah” olarak toparlıyor.
Onlara göre bir liderin yönettiği şey ister bir şirket,ister bir devlet yada ordu olsun bu günahlara meyil ettiği zaman başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.


Bu günahlar ;


         1-Kibir,2-Şehvet,3-Açgözlülük,4-Üşengeçlik, 5-Öfke,            6-Kıskançlık ve 7- Pisboğazlık dır.


Verilen örneklerde bir hayli ilginç;Kibir için verilen örnek başkan Bill Clintonun 18 Mayıs 1993 de Los Angeles ziyaretinden dönerken eski berberine traş olmak arzusu depreşince Air Force 1 havaalanında saatlerce bekletip hava trafiğini felç etmesi,şehvet örneği yine Bill Clintondan.

Açgözlülük rüşvet ve yolsuzluğun bir diğer adı enerji devi Enronu batıran Amerikan Sermaye Piyasasını ve Dış Denetim kurumlarını derinden sallayan başkan yardımcılarının yolsuzlukları değil mi.?


Napolyonun bir sefer sırasında çamura batan top arabasının çamurdan çıkarılmasını atının üzerinde seyretmeyip askerleriyle birlikte çabalaması değil midir onu ölümüne peşinden sürükleten,

"Keskin sirke küpüne zarar verir" bir deyim olarak yaşantımıza yerleşmiş ve öfkeden uzak durmak için bir ders olarak başımızda sallanır durur.

Paper Moon,Cipriyanu son derece kaliteli İtalyan restoranları gel gör ki her ikisininde en pahallı mekanları İstanbul da ve ne oldum delisi liderlerle dolup taşıyor..


          Sevgili Patron,


Bu ölümcül günahlar aklının bir yerinde dursun kimbilir bir gün lazım olur..!!

29 Ocak 2011 Cumartesi

NE KADAR GÜNAHKARSINIZ..?


İnsanoğluna işlemiş olduğu günahlara paralel olarak  “cennet yada cehennem” vaad ediliyor peki ya şirketlere..? Onlara da aynı şey ancak onların cehennemi sonu belli olmayan bir süre yanmak değil,bir anda kül olmaktır. 

Aşağıdaki sorulara bir göz atalım ;


   1- Yüksek Kar Marjına bakışınız “eller havaya” şeklinde midir..?
   2- Yeni bir ürünü yada hizmeti “ne güzel pazar yiyor”diye yüksek fiyat lamı pazara sunarsınız.?
  3-  Fiyat politikanızı belirlerken ürün veya hizmetin pazar fiyatı yerine maliyetlerimi belirler..?
  4-  Ürün veya hizmetinizin değişen rekabet karşısında yenilgiye uğramasıma rağmen “geçmiş geleceğin aynasıdır” deyip kış uykusunamı yatarsınız..?
   5- Yönetimin performansını ölçer ve değerlendirirken size sunulan raporlarda “yenilikler,fırsat alanları gibi” bir bölümün yer almasına “nereden çıktı buda kardeşim mi..!” dersiniz..?


         SEVGİLİ PATRON,


Yukarıdaki sorulara “ EVET “ diyorsan sende tıpkı başka büyük kurumlar gibi alev alev yanıp kül olacaksın..

23 Ocak 2011 Pazar

İŞİNİZ SİZ ESİR ALMASIN..


İster tepe yöneticisi olun ister müteşebbis işlerin doğası gereği bir zaman sonra temel bir karar vermenizi gerektiren keskin bir viraja gireceksiniz."İstisnalarla yönetim" ve "Mikro yönetim" ikilemi olarak tanımlayacağımız bu virajda doğru tercihi yapmaz iseniz , devril meniz kaçınılmaz olacaktır.

Yapılan araştırmalar “Lider”karakteri taşımayan kişilerin Mikro yönetimi tercih ettiklerini ve bu kararlarının doğru olduğunu “şeytan detayda yatar”anlayışına bağladıklarını göstermiştir.Yine araştırmalar bu kişilerin önemli bir bölümünün”narsist”bir kişilik yapısına sahip olduklarını göstermiştir,kendine aşık,kendi yaptıklarını doğru ve mükemmel olduğunu düşünen bu muhteremler işletmelerini tam bir “yönetim inzibatı”anlayışıyla yönetirler ve silik,güvensiz,moralsiz çalışanları ile birlikte başarısızlığa uğrarlar.Her tür detayın ön plan çıktığı bu durumda işinizin tutsağı olmuşsunuzdur ve büyük resim yerine tek tek fotoğraf kareleri gerek sosyal gerekse iş yaşamınızın odağına oturmuştur.

İstisnalarla yönetimi yani doğru yetkilendirmeyi yaparak sadece kendisine çözülemeyen konuların gelmesini sağlayan yönetici yada müteşebbisler işletmenin gelişim motoru olan vizyon ve stratejiye vakit bulacaklar,kendilerine güvenildiğini hisseden ve gören bir ekiple de başarıya ulaşacaklardır.


           SEVGİLİ PATRON,

Şirket mezarlıkları işine esir olan narsist yönetici ve patronlarla doludur ve mezar taşlarında “ Çok çalışırdı neredeyse 24 saati işti ama başarıya ulaşamadı zira ekibi kötüydü” yazar.

 Gel sen onlardan olma..!

10 Ocak 2011 Pazartesi

BİNDİĞİN DALI KESMEK…

Şirket ortakları yani hissedarlar için önemli göstergelerden birisi de şirket değeridir,bu gösterge halka açık borsada işlem gören şirketlerde daha da önem kazanır zira bu değer hissedarlar tarafından her an nakde çevrilebilir.

Bu veçheyle şirkette sorumluluk taşıyan her yöneticinin en önemli görevlerinden birisi de şirket değerini yükseltmektir,bu yönetici o şirketin yönetim kurulu başkanı üstelik de ortağı ise,çok daha fazla anlam kazanır.


Bir gün yukarıdaki tarife tıpa tıp uyan bir şirketin yönetim kurulu başkanı eşi ve çocuklarıyla birlikte yönetmekte olduğu şirketin temel faaliyet alanlarından biri olarak belirlediği alanın dışında bir yatırım kararı alır bu durumun açıklanmasından hemen sonra bir kredi derecelendirme kuruluşu şirket notunu düşürmez ama negatif izlemeye aldığını açıklar ve piyasada yapılan işlemlerde şirketin piyasa değerinin hızlı bir şekilde düştüğü gözlenir…!


    SEVGİLİ PATRON,

Bindiğin dalı kesip yere düşmek istemiyorsan yukarıdaki gibi zırvalama…!

1 Ocak 2011 Cumartesi

REKABET GELİYORUM DEMEZ...

              Yakın zamana kadar rekabetin doğrudan aynı konuda faaliyet gösteren kurumlardan geleceği düşünülürdü ancak Starbucks bu düşünceyi alt üst etti. Starbucks kahve içilen bir mekan olarak ortaya çıktı bir süre sonra sabah ve öğlen hafif yiyecekleri menülerine ilave ettiler ve fast food kralı Mc Donalds ı tahtından indiriverdiler beklemediği bu gelişme sayesinde şaşkına uğrayan Mc Donalds portföyüne kahve vb içecekleri ilave etti mekan düzenlemelerini gözden geçirdi ama nafile..


              SEVGİLİ PATRON,

             Dünya değişti ve değişmeye devam ediyor şimdi gözün iki kez açık olmalı ve iş modelini baştan aşağı gözden geçirmelisin ve tehditleri 3 boyutlu gözlük takarak değerlendirmeli ve ona göre tedbirlerini almalısın..

BÜTÇE...

      

              Hemen hemen her boyuttaki şirketimizin bütçe yaptığını biliyoruz ancak doğrumu yapıyoruz..?, zira bütçe yapmanın bir doğru birde yanlış yolu var,yanlış olan bir önceki yılın rakamlarını alıp enflasyon gibi bir rakamla çarpıp birazda marj koyarak bir  bütçe oluşturmak doğru olan ise mümkün olan en zengin kaynaktan bilgi toplayıp bunların doğruluğunu irdeledikten sonra gelecek için akıl yürütmek ve bu aklı rakamlar dökmektir.
              Bütçe yönetimin bir sözü olup  faydası yürütülen akıl ile doğru orantılıdır.


              SEVGİLİ PATRON,

             Şirketinde veya şirketlerinde bütçenin nasıl yapıldığını anlamak istiyorsan şunlara bakıver;


             - Bütçe doğru idi herhalde muhasebe raporlarında bir şey var

            - Nereden bilebilirdim bu yıl bu kadar kar yağacağını, 

            - Satış hacmindeki artış kar kaybımızı telafi ediyor, 

            - Performansımız geçen yıldan daha iyi,      

            - Şu müşterileri anlamak zor ne istediklerini bilmiyorlar..

            Listeyi uzatmak mümkün ancak yukarıdaki gibi mazeretleri duymaya başladıysan bil ki o bütçe akıl yürütülerek yapılmamıştır ve bir işe yaramaz..!!         

MOTİVASYON...

             Bir çok patron için motivasyonun yegane aracı " paradır " sizde böyle düşünüyorsanız fena halde yanılırsınız zira araştırmalar göstermiştir ki para değil adaletli para önemlidir ve ondan çok daha önemli şeyler vardır.!

                SEVGİLİ PATRON,
        
               - Başarılı olanı başkalarını önünde takdir et,
               - Takdirini el yazınla kaleme aldığın bir mektupla bildir,
               - Kendini sırça saraya hapsetme erişilebilir ol,
               - Ara sıra ailesinin hatırını sor,
               - Topluluk içinde elini omuzuna koy hatırını sor...
             
               Senin vaktin yoktur ama yöneticilerinden birisi Bob Nelson un "çalışanları ödüllendirmenin 1001 yolu"adlı kitabını okuyup senin için bir liste yapıversin..

PAYLAŞMAYI BİLMEK...

              Bütün patronlar prim yada başka nam altında üst düzey çalışanları ile kazancı paylaştıklarını zannederler hele bazıları büyük bir şey yapıyorlarmış gibi "vergi öncesi karın" belirli bir yüzdesini çalışanlarına ayırdıklarını söyleyip hava atarlar,aynı kulvardaki bir yerli birde yabancı şirketi karşılaştırın bizimkilerin sadece varsaydıklarını göreceksiniz.

               SEVGİLİ PATRON,

              Gel sen varsayanlardan olma,hele izlediğin finansman yöntemiyle bire bir etkilediğin vergi öncesi karın belirli bir yüzdesini veriyorum komedisini oynama gerçekten paylaş zira bu senin en hızlı geri dönüşü olan yatırımın olur.


İŞTEN ÇIKARTMANIN NEZAKETİ...

              Şirketler kendi yaşam yolculuklarında bir çok kez değişimlere uğrayabilirler,bu değişimler bazı fonksiyonları geçersiz hale getirebilir bu durumda bu fonksiyonların kapatılması yöneticisinin ve çalışanlarının işine son verilmesi gerekebilir,bu olağan gelişmenin kabusa dönüşmemesi için  görev bizzat patrona düşer                      

             SEVGİLİ PATRON,

             - Böyle durumlarda aracı kullanma doğrudan sen izah et ve gerekçelerini sırala,
             - Helallik al bunun için yasal haklarının yanı sıra seni mağrur onu mağdur etmeyecek bir yardımda bulun,
             - Hepsinden önemlisi geçmiş hizmetleri için teşekkür et vede bu teşekkürün yazılı olsun.


                   Sen kazanırsın patron....!!

ÇALIŞANLARINIZA YAKLAŞIM TARZINIZ...

              Bir patron tanıdım en alt seviyedeki çalışanı dahil kimin başına bir şey gelse bizzat ilgilenirdi bir başka patron tanıdım en tepe yöneticisi ölümle mücadele ederken bir telefonu dahi esirgerdi...

              SEVGİLİ PATRON,

              Sence hangi yaklaşım tarzı daha doğru...?

ORTAKLIK...

              Ortaklık zor bir iştir hele birde %50-50 olursa, bir fıkra var " bir sabah kahvaltısında bir domuz ve bir tavuk bir araya geliyorlar,tavuk domuza"ne dersin %50-50 bir kahvaltı ortaklığı kurmaya" domuz"neden olmasın" tavuk"tamam ben her sabah bir yumurta getiririm sende pastırma" domuz önce "olur" der bir kaç dakika sonra aklı başına gelir ve arkadaş"bu nasıl ortaklık sen her gün yumurta getirebilirsin ama ya ben bir kez pastırma getirebilirim." Ortaklık doğru yapılandırılmamış sa fıkradaki gibi mutlak birinin diğerini yutmasıyla son bulur,peki ne yapmak lazım.?


              SEVGİLİ PATRON,

               - CEO her iki ortağa eşit mesafede olmalı,
               - Telefonu eline alınca CEO ya bağlı kişilerden bilgi alma,bir şey isteme,
               - Yılda en az bir kez ortağınla birlikte aileni al ve bir kaç gün geçir mümkünse bir tekne turu yap,
              - Ortağınla birlikte karşılıklı birer yetkili belirleyin yönetimle ve ortaklarla köprü rolü oynasınlar ancak dikkat et bilgili oldukları kadar kavgacı olmasınlar,
              -  Sadece CEO yu birlikte seçin sonra bırakın CEO kendi yönetim kadrosunu kursun,
              - Her ortak kuvvetli olduğu yerde katkısını versin diğer konularda ortağına saygı duysun,
              - Yönetim kurulunda 3. bir göz olsun.
                  
                  Yukarıda sıraladıklarım gerek şart olup yeter şart "vizyon" da mutabakattır aksi halde fıkra gerçek olur.

SİNEMAYA GİDERMİSİNİZ...?

              Yağmur sonrası yeşil bir başka yeşil olur toprak bir başka kokar insan bir başka keyif alır tabiattan,işte böyle bir günde yeni çıkan kitaplara göz atıyordum bir tanesi çok ilginç geldi "The big picture." Büyük resim anlamına gelen kitap filmlerden şirketlerin çok önemli dersler çıkarabileceğini söylüyor ve 60 civarında filmi bu gözle irdeliyordu,hemen soluğu sinema odamda aldım ve "Son Samuray,Cesur Yürek,Züğürt Ağa ve bir kaç filmi daha kitaptaki gözle izledim,neler mi gördüm.?


                  SEVGİLİ PATRON,

              - Ahlak olmadan hiçbir şey olmuyor,
              - Büyük bir vizyonun yoksa boşa kürek çekiyorsun,
              - Cesaret başarının olmazsa olmazıdır,
              - Ne yaptığından daha fazla nasıl yaptığın önemli,
              - Kendi kültürüne yabancılaşır san kaybeden sen olursun,
              - Birlikte yürüdüğün insanları iyi seç yoksa yolda kalırsın,
              - Rekabeti iyi tahlil et nereden geleceği belli olmaz....
             

PATRONLARIN EN SIK YAPTIKLARI HATALAR...

               - Şirket bilgilerini en az iki farklı mekanda yedeklememek,      

              - Rakiplerini düşman gibi görmek ve onları yok etmeye çalışmak,             

              - Akraba,eş,dost ile iş görmek,             

              - Başta maliye olmak üzere devlet kurumları ile dalaşmak,             

              - Güzel bir hanımı yada yakışıklı bir beyi asistan yapmak            

   - Danışmanları,teknolojiyi ıskalamak,             

  - Damat ve kızını aynı şirkette ast üst olarak çalıştırmak,            

   - Medya üzerinden kavga etmek,           

    - Örnek almamak,             

    - Gelişmiş bir ülke yada şirket görmeden yeni bir işe kalkışmak              

     - Kendisini her şeyin üzerinde görmek,           

     - Sosyal vatandaş olucam derken atılan taşın kurbağayı ürkütmemesi,              

     - Genç aile fertlerine kaldırabilecekleri yükten daha fazlasını vermek,               

     - Çalışanlarının insan olduğunu unutup onlara sadece bir kaynak muamelesi yapmak,            

    - Geçmişte hizmet vermiş çalışanlarını yok varsaymak,           

     - Paranın yegane güç olduğunu sanmak


            SEVGİLİ PATRON,

         Lütfen yukarıdaki listeyi iki kez oku,sindir ve kendine dürüst ol ve yanlışları yok et yoksa gün gelir o yanlışlar seni yok eder.

MİSYON....

               Bu sözcük çoğu patrona bir anlam ifade etmez ve yeni yetme yöneticilerin ortaya attığı bir kavram sanar ve boş verirler oysa basit ama çok önemli bir kavramdır işinizi tarifler ve varlık sebebinizi söyler. 

Ticaret kanunumuzda düzenlenen şirket esas mukavelesinin yani anayasasının "amaç"maddesidir,misyon.Hal böyle iken 32 yıllık iş yaşamımda gördüğüm amaç maddeleri tam bir lahmacuna benzer o da olsun buda olsun, ne zararı var ileride lazım olur mantığı ile hemen hemen her konu bu maddede yer alır,oysa bu kavram o kadar önemlidir ki akıbetinizi dahi etkiliye bilir,son dönemde rast geldiğim kurumlardan birisi kendisin kah yatırım fonu kah işlerin sahibi gibi görüyordu,birbirinden 180 derece farklı bu iki anlayışın maliyetini söylesem dudaklarınız uçuklar..!


               SEVGİLİ PATRON,

               Dudağının uçuklamasını istemiyorsan misyonunu iyi belirle işini iyi tarif et...

MUHASEBE MÜHENDİSLERİ...

          " Muhasebe mühendisleri"  bu sözcük Türk yönetim kültürüne armağan ettiğim CEO,İŞ GELİŞTİRME ve daha bir çok kavram arasında en sevdiklerimden biridir,bir balon hikayesi vardır;"adamın biri balonla yolculuk yaparken yolunu kaybeder sağa sola,aşağı yukarı sürüklenirken yerde bir adam görür ve seslenir,arkadaş sanıyorum yolumu kaybettim söylermisin neredeyim"aşağıdaki "25 metre yukarıda balondasın" diye cevaplar,balondaki arkadaş "sen Muhasebeci misin.?"Aşağıdaki"evet nasıl bildin"balondaki "dediğin doğru ancak hiç bir işe yaramıyor..!"
             Muhasebe mühendislerini bundan daha güzel anlatan bir hikaye olamaz,muhasebe mühendisleri genelde Maliye bürokrasisinde görev almışlardır ve masanın öbür tarafını biliyor diye özel sektörce makbul insan olarak kabul edilirler oysa son derece katı bir bürokrasiden geldikleri için panoramik fotoğraf çekme becerileri yoktur ve onlar için sadece kareler vardır.


                SEVGİLİ PATRON,

                 Sen sen ol bu balon hikayesini iyi belle ve muhasebe mühendislerine hak ettiklerinden daha fazla prim verme yoksa bazı büyüklerin düştükleri duruma sende düşersin..!

HALININ ALTI...

              Kifayetsiz muhterisler,yetkisiz yetkililer,kraldan fazla kralcılar hemen hemen yaptıkları bütün işlerde patronun beğenisini referans alırlar işin kendisini değil.Yol boyunca bakarlar eğer işler yolunda ise mesele yok,yok eğer yolunda değilse patrona çaktırmadan halının altına süpürürler.Evde ki temizlikçi kadında aynı şeyi yapar..!

Ben evde de meraklıyımdır ofiste de halının altında ne var diye.?Görev yaptığım yerlerde bu merak gelir beni bulur halıyı şöyle ucundan tutup hafifçe kaldırırım ve olmayan saçımın telinden ayak parmaklarına kadar toz içinde kalırım.Bulguları patronlarla paylaşınca ağızları açık kalır özellikle vergi planlaması adı altında yapılanlar tam bir toz bulutudur,dağıldıkça ortaya çıkanlar insana küçük dilini yutturabilir,isterseniz vergi cezası alan büyük holdinglere bir bakın..!

              SEVGİLİ PATRON,

              Ara sıra halının altına baktığını hissettir kısa bir zaman sonra "mış" gibiler ortadan kalkar aksi halde ağzın açık kalır...!