Genellikle çözümlere en kolay işten başlarız bunun arkasında yatan neden tipik tembelliktir ; ne zihnimizi ne de bedenimizi yormak isteriz oysa sonuç ne olur bilir misiniz? "büyük balık elden kaçar"
Bunu değiştirmek oldukça kolaydır,önce 80-20 kuralını benimseyeceksiniz zira işlerin %20 si işin esasının %80ni etkiler,sonra zihnine zor meseleyi yerleştirip,çalışma masanı tertemiz hale getireceksin sadece bir kalem ve bir kağıt olacak işte o zaman hazırsın "büyük balığı" tutmaya.
SEVGİLİ PATRON,
Bilirsin ki fark yaratmak seni bir kaç adım öne atar gel birde böyle fark yarat..
Geçtiğimiz günlerde son dönemlerin başarılı genç patronları arasında sayabileceğimiz bir muhterem kendisini "insan kolik"olarak nitelendiriyordu,başarılarına birde Türkçemize kazandırdığı "insan kolik"sözcüğünü eklemişti..! Bu sözcüğü saygı duyma,sevgi vb.anlamlarda kullandıysa ne mutlu ona ama ya mış gibi yapmışsa..!
SEVGİLİ PATRON ,
İnsan kolik gibi iddia taşıyan bir söylem yerine kazancının % 50 sini onlarla paylaş sana o zaman mış gibi yapmamış olursun..!
Karşı tarafı mutlu ederek "hayır" demek çok önemli bir haslettir,sözünüze " evet dediğin çok doğru ama bizim yapımıza uygun değil" veya " nereden çıkartıyorsun böyle bir şeye ihtiyacımız olduğunu"diye başlamak veya dinlerken etraftaki objeleri incelemek yerine (sanki ilk kez görüyormuş gibi) aklınıza şunu getirin ;
SEVGİLİ PATRON,
Yaşam bizi iki yanağımızdan iki kez öper gündüz ve sabah ama yaptıklarımıza güler akşam ve şafakta
Gel patron sen gülünenlerden olma,"hayır" deme sanatını iyi icra et..
1- Sağlam fikirleriniz mi var,saplantılarınız mı.? 2- Başkalarını adam yerine mi koyarsınız yoksa ... 3- Karşınızdakini dinler misiniz yoksa mış gibi mi yaparsınız.? 4- Soru sormayı bilir misiniz.? 5- Yardım almaktan gocunur musunuz.? 6- Lügatınız da “bilmiyorum” varmı dır.? 7- Minnet ifade eder misiniz yoksa zaten görevi idi mi dersiniz.? 8- Kıskançlık ve kin duyar mısınız.? 9- Aynı damdan iki kez düşer misiniz.?10- Öğlenleri fiesta yapar mısınız.?11- Evde iş konuşurmusunuz.?12- Zaaflarınızın yüzünüze söylenmesinden hoşlanırmısınız.?
SEVGİLİ PATRON,
Evetler Hayırlardan fazla ise siz Patronluğu hak ediyorsunuz…!
20.yüzyılın en büyük yönetim gurusu olan Peter Druckerın öğrencisi ve yakın arkadaşı William Cohen Druckerın bir liderin kaçınması gereken şeyler konusundaki görüşlerini “7 ölümcül günah” olarak toparlıyor.
Onlara göre bir liderin yönettiği şey ister bir şirket,ister bir devlet yada ordu olsun bu günahlara meyil ettiği zaman başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.
Bu günahlar ;
1-Kibir,2-Şehvet,3-Açgözlülük,4-Üşengeçlik, 5-Öfke, 6-Kıskançlık ve 7- Pisboğazlık dır.
Verilen örneklerde bir hayli ilginç;Kibir için verilen örnek başkan Bill Clintonun 18 Mayıs 1993 de Los Angeles ziyaretinden dönerken eski berberine traş olmak arzusu depreşince Air Force 1 havaalanında saatlerce bekletip hava trafiğini felç etmesi,şehvet örneği yine Bill Clintondan.
Açgözlülük rüşvet ve yolsuzluğun bir diğer adı enerji devi Enronu batıran Amerikan Sermaye Piyasasını ve Dış Denetim kurumlarını derinden sallayan başkan yardımcılarının yolsuzlukları değil mi.?
Napolyonun bir sefer sırasında çamura batan top arabasının çamurdan çıkarılmasını atının üzerinde seyretmeyip askerleriyle birlikte çabalaması değil midir onu ölümüne peşinden sürükleten,
"Keskin sirke küpüne zarar verir" bir deyim olarak yaşantımıza yerleşmiş ve öfkeden uzak durmak için bir ders olarak başımızda sallanır durur.
Paper Moon,Cipriyanu son derece kaliteli İtalyan restoranları gel gör ki her ikisininde en pahallı mekanları İstanbul da ve ne oldum delisi liderlerle dolup taşıyor..
Sevgili Patron,
Bu ölümcül günahlar aklının bir yerinde dursun kimbilir bir gün lazım olur..!!
İnsanoğluna işlemiş olduğu günahlara paralel olarak “cennet yada cehennem” vaad ediliyor peki ya şirketlere..? Onlara da aynı şey ancak onların cehennemi sonu belli olmayan bir süre yanmak değil,bir anda kül olmaktır.
Aşağıdaki sorulara bir göz atalım ;
1- Yüksek Kar Marjına bakışınız “eller havaya” şeklinde midir..?
2- Yeni bir ürünü yada hizmeti “ne güzel pazar yiyor”diye yüksek fiyat lamı pazara sunarsınız.?
3- Fiyat politikanızı belirlerken ürün veya hizmetin pazar fiyatı yerine maliyetlerimi belirler..?
4- Ürün veya hizmetinizin değişen rekabet karşısında yenilgiye uğramasıma rağmen “geçmiş geleceğin aynasıdır” deyip kış uykusunamı yatarsınız..?
5- Yönetimin performansını ölçer ve değerlendirirken size sunulan raporlarda “yenilikler,fırsat alanları gibi” bir bölümün yer almasına “nereden çıktı buda kardeşim mi..!” dersiniz..?
SEVGİLİ PATRON,
Yukarıdaki sorulara “ EVET “ diyorsan sende tıpkı başka büyük kurumlar gibi alev alev yanıp kül olacaksın..
İster tepe yöneticisi olun ister müteşebbis işlerin doğası gereği bir zaman sonra temel bir karar vermenizi gerektiren keskin bir viraja gireceksiniz."İstisnalarla yönetim" ve "Mikro yönetim" ikilemi olarak tanımlayacağımız bu virajda doğru tercihi yapmaz iseniz , devril meniz kaçınılmaz olacaktır.
Yapılan araştırmalar “Lider”karakteri taşımayan kişilerin Mikro yönetimi tercih ettiklerini ve bu kararlarının doğru olduğunu “şeytan detayda yatar”anlayışına bağladıklarını göstermiştir.Yine araştırmalar bu kişilerin önemli bir bölümünün”narsist”bir kişilik yapısına sahip olduklarını göstermiştir,kendine aşık,kendi yaptıklarını doğru ve mükemmel olduğunu düşünen bu muhteremler işletmelerini tam bir “yönetim inzibatı”anlayışıyla yönetirler ve silik,güvensiz,moralsiz çalışanları ile birlikte başarısızlığa uğrarlar.Her tür detayın ön plan çıktığı bu durumda işinizin tutsağı olmuşsunuzdur ve büyük resim yerine tek tek fotoğraf kareleri gerek sosyal gerekse iş yaşamınızın odağına oturmuştur.
İstisnalarla yönetimi yani doğru yetkilendirmeyi yaparak sadece kendisine çözülemeyen konuların gelmesini sağlayan yönetici yada müteşebbisler işletmenin gelişim motoru olan vizyon ve stratejiye vakit bulacaklar,kendilerine güvenildiğini hisseden ve gören bir ekiple de başarıya ulaşacaklardır.
SEVGİLİ PATRON,
Şirket mezarlıkları işine esir olan narsist yönetici ve patronlarla doludur ve mezar taşlarında “ Çok çalışırdı neredeyse 24 saati işti ama başarıya ulaşamadı zira ekibi kötüydü” yazar.
Gel sen onlardan olma..!